Kanundaki tanımına göre anonim şirket; sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız şirket tüzel kişiliğinin kendi malvarlığıyla sorumlu olduğu, pay sahiplerinin sadece taahhüt ettikleri sermaye paylarından ve ancak şirkete karşı sorumlu oldukları şirket tipidir (TTK md. 329). Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi anonim şirketler, şahıs-sermaye şirketleri ayrımında sermaye şirketleri alt grubunda bulunur (TTK md. 124/II). Tüzel kişiliği ve kendine ait malvarlığı olan anonim şirketlerin faaliyeti organları marifetiyle olur. Genel kurul karar organı, yönetim kurulu idare ve temsil organı, denetçiler de denetim organıdır.
Anonim şirketler için eTTK’da, ikisi yürürlükten kaldırılmış (md. 288, 299) toplam ikiyüzbeş madde bulunurken, yeni TTK aynı başlık altında toplam ikiyüzotuzbeş madde ihtiva eder. eTTK’da yer alan yaklaşık yetmişbeş hüküm yeni kanunda hiç yer almazken; eTTK’dan aktarılan toplam yüzotuz maddenin büyük bir kısmının içerikleri önemli ölçüde değiştirilmiştir.[1] Açıklanan bu veriler ışığında, anonim şirketler hususunda eski ve yeni kanun dönemlerinin birbirinden ciddi biçimde ayrıldığı sonucunu çıkarmak mümkündür.
Yönetim kurulu, anonim şirketin yasal ve zorunlu organlarından biridir (TTK md. 359/I). Yönetim kurulunun görev ve yetkilerini birçok başlıkta ele almak mümkün olsa da, bunların temel olanlarını yönetim ve temsil oluşturmaktadır. Yönetim yetki ve görevinin iç ilişkiyi ilgilendirmesine karşılık temsil yetki ve görevi, şirketle üçüncü kişiler arasındaki ilişkilerin kurulmasında kullanılır.[2] Anonim şirkette yönetim kurulunun diğer yetki ve görevleri şöyle sıralanabilir:
Genel kurul kural olarak yılda bir defa toplanarak görev ve yetkilerini ifa edebilirken; bundan farklı olarak yönetim kurulu süreklilik arz eder. Yönetim kurulu şirketin yasal temsilcisidir ve kurulun bulunmaması şirketin sona ermesine yol açar (TTK md 530/I).
Yönetim kurulunun bir başka önemli özelliği de, esas itibariyle kurul organ olmasıdır.[3] TTK. 359/I’de yönetim kurulunun bir kişiden de oluşabileceği yönünde açık hüküm bulunması bu özelliğin bir istisnasını oluşturur. O halde, bir kurul organ olan yönetim kurulunun yetkilerini sağlıklı biçimde kullanabilmesi için sağlaması gereken asgari şartlardan olan toplantı ve karar nisabı önem kazanmaktadır.
Genel kurul pay sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını kullandıkları (TTK md.407) üst organ niteliği taşımayan bir organdır.[4] Bir karar organı olması nedeniyle genel kurul, anonim şirketin faaliyetine doğrudan veya dolaylı olarak hakimdir.[5] Genel kurul kararlarının dış ilişkiye yansıtılması, yönetim kurulu aracılığıyla gerçekleşir.
Genel kurul, anonim şirketin zorunlu organlarından biridir ve yılda bir kere toplanması gerekir (TTK md. 409/I). Her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması zorunlu olan bu toplantı “olağan genel kurul toplantısı” olarak adlandırılır. Olağan genel kurul toplantılarında organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, karın kullanım şekline, dağıtılacak kar ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin görüşme yapılır, karar alınır (TTK md. 409/I). Bunun haricinde, gerektiği takdirde olağanüstü genel kurul da toplanabilir (TTK md. 409/II).
Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alır (TTK md. 408/I).Genel kurulun bazı yetkileri diğer organlara devredilebilirken md. 408/II’de sayılan şu yetkiler devredilmez niteliktedir:
Genel kurul toplantısının yapılabilmesi için öncelikle, gereken nisapların oluşup oluşmadığını ve katılan kişilerin yetkisinin kontrolünü sağlayan hazır bulunanlar listesinin yönetim kurulu tarafından hazırlanması gerekmektedir. Kurul organ olma özelliği taşıyan genel kurul için de, toplantı ve karar nisaplarının önemi kurulun sağlıklı işleyişi için tartışmasız öncelikli olarak incelenmelidir.
Yönetim kurulunun toplantı ve karar nisapları TTK md390’da ayrı ayrı düzenlenmiştir. Toplantı nisabına ilişkin yeni getirilen hüküm, uygulama ve doktrindeki tartışmalara son vermiştir.[6] eTTK’da yönetim kurulunun toplantı nisabı bakımından “esas sözleşmede aksine hüküm olmadıkça yönetim kurulunun bir karar verebilmesi için, üyelerin en az yarısından bir fazlasının toplantıya katılması şarttır” hükmüne yer verilmişti (eTTK.330/I). Bu hüküm yıllarca tartışmalara yol açmıştır. Tartışmalar, madde hükmünün gerçekten “yarıdan bir fazla” mı, yoksa “çoğunluk” olarak mı anlaşılması gerektiği noktalarında yoğunlaşmıştır. Yargıtay kararlarında istikrarlı olarak “nitelikli çoğunluk” yorumu kabul görmüştür. yTTK’nın açık hükmüne göre ise, eğer şirket esas sözleşmesinde aksine ağırlaştırıcı bir hüküm yoksa, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır (yTTK m. 390/I). Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması halinde de uygulanır.
Yönetim kurulu tek kişiden oluşuyorsa, tek başına karar alarak bunu şirketin yönetim kurulu karar defterine yazmak ve imzalamak durumundadır. Bu halde toplantıdan söz etmek mümkün değildir.
yTTK’da oyların eşit çıkması halinde, eTTK’daki düzenleme olduğu gibi korunmuştur. Buna göre; oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır (TTK m. 390/3).
Bunun gibi, yTTK’da yönetim kurulu kararlarının geçerliliği aynı eTTK’da olduğu gibi, yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlanmıştır.
eTTK’da olduğu gibi yTTK’da da istisnai haller dışında, genel kurulun toplanabilmesi için şirket sermayesinin en az dörtte birine sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığı yeterli görülmüştür. İstisnai halleri ise, TTK’da veya şirket esas sözleşmesinde daha ağır bir yetersayının öngörülmüş olmasıdır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. Kararlar, toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınır (TTK m.418). Toplantı ve karar nisapları esas sözleşme ile ancak arttırılabilir. eTTK’dan farklı olarak, yTTK ile saptanan toplantı nisabının toplantının devamı süresince aranması şart kılınmıştır (TTK m.418/1).
Genel nitelik arz eden esas sözleşme hükümlerinin değiştirilebilmesi için, şirket sermayesinin en az yarısını temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin genel kurul toplantısına katılması gerekir (TTK m.421/1). İlk toplantıda öngörülen bu toplantı nisabı elde edilemediğinde, en geç bir ay içinde ikinci toplantı yapılabilir (TTK m.421/1). Kanun, ikinci toplantı için gerekli olan toplantı nisabını ise, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsili olarak belirlemiştir (TTK m.421/1). Kanunun aradığı bu yetersayıların, şirket esas sözleşmesine konacak bir hüküm ile düşürülmesi yahut nispi çoğunluğun öngörülmesi geçersiz olacaktır.
Şirket esas sözleşmesinde;
sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin genel kurul toplantısına katılması ve bu yönde oybirliği ile karar almaları gerekmektedir (TTK m.421/2). Toplantı ve karar yetersayısına ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde, izleyen toplantıda da aynı yetersayı aranır (TTK m.421/4).
Anonim şirket sözleşmesinde;
Yönünde değişiklik yapılabilmesi için, şirket sermayesinin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyu gerekir (TTK m.421/3). Toplantı ve karar yetersayısına ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde, izleyen toplantılarda da aynı yetersayı aranır (TTK m.421/4).
Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören anonim şirketlerde,
İçin, genel kurul sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır ve toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar verir (TTK m.421/5, 418).
KAYNAKÇA
Karahan, S. (2012). ŞİRKETLER HUKUKU, Mimoza Yayınları
Kendigelen, A. (2012). Yeni Türk Ticaret Kanunu, 12 Levha Yayınları
Pulaşlı, H. (2013). ŞİRKETLER HUKUKU, Adalet Yayımevi
[1] Kendigelen, Yeni Türk Ticaret Kanunu, 2012, s.216.
[2] Karahan, Şirketler Hukuku, 2012, s.382.
[3] Karahan, Şirketler Hukuku, 2012, s.465.
[4] Karahan, Şirketler Hukuku, 2012, s.495.
[5] Pulaşlı, Şirketler Hukuku, 2013, s.334.
[6] Karahan, Şirketler Hukuku, 2012, s. 394.